19 Mayıs 2013 Pazar

Göçebe Hayat vol.4

Yaklaşık bir buçuk aydır verdiğimiz sürpriz bir kararın sonuçlarına alışmaya çalışıyoruz can yoldaşımla... Sanırım buraya yeni adapte olabildim. Geldiğim coğrafyanın ve kültürün şokunu atlatınca, buraya gelmeden aklımda olan bu blog fikrini hayata geçireyim dedim.

Evet, Mart ayının başıydı hiç aklımızda olmayan bir fırsat çıktı karşımıza. benim aklımda yıllardır vardı gerçi ama, bu yıl gerçekleştirmek yoktu hesapta. Daha tezi yazılmamış bir yüksek lisans programına devam ediyordum sonuçta. Yeni ev bile tutmuştum, 15 gün sonra taşınıyordum! Ama işte planlarımız hayatın gidişatına uymuyor (neyse ki!). Oturup ailelerimizle, dostlarımızla bolca konuştuk, ölçtük biçtik ve Ahsen hanımla bu maceraya atılmaya karar verdik!

Gitseydik acaba nasıl olurdu demek yerine gidip görmeyi seçtik. Kolay değildi; bambaşka bir coğrafya, bambaşka çalışma şartları, ve sevdiklerimizden uzak bambaşka bir hayat vardı karşımızda. Ucu görünmeyen bir tünel gibiydi, biz o tünelin güzel bir yere çıkacağını umut edip gelmeye karar verdik. Geride vazgeçemeyeceğimiz ne bırakıyoruz diye baktık, sevdiğimiz insanlardan başka bir şey göremedik. Ki sevdiklerimizle aramızdaki kilometreler engel değildi, biliyorduk.

Hayatta bir rutin tutturmuş yaşıyorken, ani bir değişiklik yapmak çok zordur. Değişiklik başlı başına korkutucu ve zordur! Buraya geldiğimde anladım ki, yapmaya karar verdiğin değişikliği tecrübe etmek daha da zor ve korkutucuymuş. Neyse ki ilk şoku (biraz geç de olsa) atlattım. Ve hayır pişman değilim. Biliyorum ki hayatımdaki en doğru sapaklardan birine kırdım direksiyonu. Ve madem geldim buraya, bana yakışan bu şehrin hakkını vermek!

Elimden geldiğince, tembelliğimi yenebildiğim kadar burada gittiğim yerleri yazmaya, anlatmaya çalışacağım. Kim bilir, belki benim gibi buraya yeni düşmüş birine ufak bir rehber olur bu blog.

Ve işte Astana...!